Bir çağ kapandı, bir çağ açıldı! İstanbul’un fethinin 570. yılı

admin

Bir çağın kapanıp bir çağın açıldığı, Hz. Peygamber’in müjdesi, Osman Gazi’nin vasiyeti, Akşemseddin’in duası olan İstanbul’un fethinin 570. yıldönümü…

Hz. Muhammed (s.a.v)’in “İstanbul elbette fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.” şeklindeki sözleri, bu övgüye mazhar olmak isteyen Müslüman devletlerin de defalarca İstanbul’u kuşatmasına yol açtı.

Daha 21 Yaşında olan Sultan II. Mehmet’in komutanlığında 29 Mayıs 1453 tarihinde 54 günlük kuşatmanın sonucunda gerçekleşen fetih ile 1500 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu yıkıldı, Orta Çağ sona erdi ve Yeni Çağ başladı. Yani bir çağ kapandı, yepyeni bir çağ açıldı…

Sultan 2. Mehmet’in İstanbul’un fethini tasarlaması ve bunun gerçekleştirilmesinden sonraki hedefleri, evrensel bir ebedi devlet anlayışının peşinde koştuğunu göstermekteydi.

İstanbul’un fethi için yapılan hazırlıklar, kuşatma boyunca hem içeride hem dışarıda verilen mücadeleler ve fetih sonrası tavrı, ilk saltanatı başarısız görülen Sultan 2. Mehmet’i “Fatih” ve cihan imparatoru yaptı.

Şehzadeliği döneminde aklına İstanbul’u fethetme düşüncesini yerleştiren 2. Mehmet, bu hedefine ulaşmak için hazırlıklara başladı ve ilk saltanat döneminin kötü izlerini silmek için çalıştı.

Sultan 2. Mehmet tarafından verilen emirle Karaman seferi dönüşü Edirne’de İstanbul’un fethi için gerekli hazırlıklar başlatıldı.

Eddirne’de büyük toplar döküldü

Zağanos Paşa, şehrin dışarıdan destek almaması için 1452 yılının başlarında Anadolu Hisarı’nı güçlendirdi ve ağustosta ise Rumeli Hisarı’nı tamamladı. Böylece Karadeniz’le Bizans’ın bağlantısı kesilerek İstanbul’a askeri yardımların engellenmesi sağlandı.

Osmanlı’ya hizmet teklifinde bulunan ‘’Urban’’ isimli Macar top döküm ustasının yaptığı ilk top, Rumeli Hisarı’na yerleştirildi ve bu top sayesinde İstanbul Boğazı’nı izinsiz geçmek isteyen Venedikli Antonio Rizzo’nun idaresindeki gemi batırıldı. Bu topun başarısı surları yıkabilmek için daha çok ve büyük topların yapımına ihtiyaç olduğunu gösterdi. Bu nedenle Edirne’de büyük top dökümü işi başlatıldı.

Edirne’de yeni dökülen büyük top, 62,8 santimetre çapındaydı ve her biri 600 kilogram ağırlığında taş gülleler atabilecekti. Büyük toplar, 64 günlük zorlu bir yürüyüşten sonra İstanbul önlerine geldi. Rumeli ordusunun büyük bir kısmı, büyük topların hareketinden yaklaşık 2 ay sonra Edirne’den hareket etti ve 10 gün sonra İstanbul’a ulaştı.

Hisarın tamamlanması savaş nedeniydi ve inşaat sırasında Bizans ve Osmanlı birlikleri arasında küçük çaplı çatışmalar yaşandı. Ardından Bizans İmparatoru 11. Konstantinos’tan kenti teslim etmesini talep eden 2. Mehmet, resmen savaş ilan etti.

Devlet içerisinde kuşatmaya karşı çıkanlar oldu

İstanbul’un fethi iç politikada da dengeleri değiştirecekti. Devlette oldukça etkili olan Çandarlı Halil Paşa’nın önderlik ettiği kesimler, kuşatmanın başarısızlıkla neticelenmesinin saltanat açısından sarsıcı olacağını düşünüyordu.

Özellikle uç beylerinin bir bölümü, İstanbul’un fethedilip devlet merkezinin buraya taşınması halinde Edirne merkezli gaza ve akın faaliyetlerinin son bulacağını ve Osmanlı Devleti’nin dört tarafı sularla çevrili başkentinden dolayı denizciliğe kayacağı endişesini dile getirdi.

Böyle bir ortamda ilk büyük genel taarruz, 18 Nisan günü gerçekleştirildi. Büyük çaplı saldırının da başarısızlıkla neticelenmesi, Osmanlı ordugahındaki havayı olumsuz etkiledi.

Ayrıca 20 Nisan’da üç Ceneviz ve bir Bizans gemisinin rüzgârın da yardımıyla Haliç önlerindeki Osmanlı ablukasını yarıp şehri savunanlara yardım ulaştırması, kuşatmanın kaldırılmasına taraftar olan kesimin eline büyük bir koz verdi.

Bu zorlu günlerde padişahın yanında olan Akşemseddin, o dönemden bugüne ulaşan tek belge olan mektubunda 2. Mehmet’i destekleyerek kuşatmanın devam etmesi gerektiğini belirtti.

Gemileri karadan yürütme planı devreye alındı

Ordudaki yılgınlığı bertaraf etmek için önceden hazırlanan plan devreye sokuldu. Beşiktaş-Kabataş arasında kalan ufak koydan Kasımpaşa’ya uzanan vadide bir süredir hazırlanan özel bir yol aracılığıyla 70 kadar gemi karadan yürütülerek Haliç’e indirildi.

Bu hamle Urban’ın döktüğü devasa topun etkisine benzer şekilde şehri savunanlar ve içerideki halk üzerinde büyük bir psikolojik etki oluşturdu.

Osmanlı gemilerinin 22 Nisan sabahı Haliç’e indirilmesi, şehre yardıma gelen Ceneviz gemilerinin yarattığı iyimser havayı bozarak Bizans halkını büyük bir umutsuzluğa sürükledi.

28 Nisan’da Osmanlı teknelerini yakma girişimiyle başlattığı saldırıda başarısız olan Venedikli Amiral Giocomo Coco, gemisiyle Haliç sularına gömüldü.

6 Mayıs’ta Osmanlı ordusu, top atışları nedeniyle zayıflayan Topkapı ve Edirnekapı arasında kalan surları ana hedef olarak seçti.

(Osmanlı’nın kuşatmada kullandığı toplar)

Kuşatmayı engellemek için yalan haberler yapıldı

Bu sırada Osmanlı ordugahına gelen Macar elçisi, kuşatmanın kaldırılmaması durumunda bir Haçlı ordusunun yola çıkacağı tehdidinde bulundu. Bizanslılar da Osmanlı ordusu içine gizlice adamlar göndererek büyük bir yardım kuvvetinin Balkanlar’a doğru harekete geçtiği yönünde haberler yayarak karışıklık çıkarmaya çalıştı.

Neredeyse 50 gündür devam eden kuşatma nedeniyle Osmanlı ordusu arasında huzursuzluk had safhaya çıktı. Bu durumu kullanan Çandarlı Halil Paşa ve taraftarları, yeni bir harp meclisi toplanmasını talep etti. Kuşatmanın kaldırılmasını isteyenler ile son bir genel taarruzda ısrar edenler arasında tartışmalar yaşandı.

Sonunda bir kez daha 2. Mehmet’in desteğini alan Zağanos Paşa, nihai saldırının gününü belirlemekle görevlendirildi. Her şey 29 Mayıs’ta yapılmasına karar verilen son hücuma bağlandı.

Askerlerin de savaş azmini artırmak için şehrin İslam hukuku gereğince üç gün yağma edilebileceği duyuruldu.

Öte yandan şehir surlarını gezerek askerleri motive etmeye çalışan 11. Konstantinos, şehirde birbiri ardına dini ayinler düzenleyip moralleri yüksek tutmaya çalıştı. Ayrıca savunmadan kaçanlar için de sert tedbirler devreye sokuldu.

Gün doğumunda üç dalga halinde büyük taarruz

Osmanlıların gün doğumunda başlayan üç dalga halindeki büyük taarruzu sırasında, İstanbul kuşatmasının simge isimlerinden Giovanni Guistiniabi-Lungo, ağır yaralandı ve müdafaa hattı tam anlamıyla çöktü.

Topkapı surları ve burada bulunan yüksek kule, ağır topçu ateşi ve başarılı lağım faaliyetleri sonucu kulenin altına yerleştirilen barut fıçılarının ateşe verilmesiyle yıkıldı. 11. Konstantinos, beraberindeki askerlerle Yedikule civarında azap askerleri tarafından sıkıştırılarak öldürüldü.

Artık “Fatih” unvanını almaya hak kazanan 2. Mehmet, öğle üzeri muzaffer bir kumandan olarak şehre girdi ve Ayasofya’nın kubbesine çıkarak olup bitenlere göz gezdirdi. Ardından yağmayı ikinci günde durdurdu.

Ardından şehir halkına can ve mal güvenliği temin eden 2. Mehmet, başkent yapacağı şehrin daha fazla zarar görmemesi için özel itina gösterdi.

Orta Çağ’ın en güçlü kara ve deniz kaleleri, Fatih Sultan Mehmet’in kuşatma teknikleri, ateşli silahları ve düzenli askeri gücü karşısında yenilmiş oldu. İstanbul’un fethi ile 1058 yıllık Bizans İmparatorluğu sona erdi, Orta Çağ kapandı ve Yeni Çağ başladı. İstanbul, Osmanlı Devleti’nin yeni başkenti oldu.

Haçlıların tahrip ettiği İstanbul ayağa kaldırıldı

İstanbul’u aldıktan sonra reformlar gerçekleştiren Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı’nın klasik çağını başlattı.

Fetihle birlikte hem İslam hem de Hristiyan dünyasında büyük bir şöhret kazanan Fatih, 1204 yılındaki 4. Haçlı Seferi sonucunda büyük tahribata uğrayıp gerilemeye başlayan şehre eski ihtişamını kazandırmak için çaba harcadı.

Sonraki devirlerde İstanbul, Fatih’in mirasıyla eski günlerini de aşarak dünyanın en önemli şehirlerinden birisi haline geldi.

Yorum yapın